Denim üretimi, yüksek minimum sipariş miktarları gerektirdiğinden, markaların maliyetleri düşürmek amacıyla aşırı üretime yönelmesine sebep olmaktadır. Bu durum sadece denim sektörüne özgü olmayıp, moda sektörünün tamamında yaygın olarak görülen ve ciddi atık ile çevresel zarara yol açan bir gerçektir. Ayrıca, denim üretiminde gerçekleştirilen yıkama, asit kullanımı ve taşlama gibi işlemler hem çevreye hem de insan sağlığına zarar veren önemli riskler taşımaktadır. Bu nedenle, denim üretiminde bu olumsuz etkilerin azaltılması büyük önem arz etmektedir.

Cekette’nin kurucusu Lal, denim sektöründeki bu yapısal sorunları yakından gözlemlemiş ve denim malzemesinin sürdürülebilir yöntemlerle ele alınması gerektiğine karar vermiştir. Marka kuruluşundan itibaren ileri dönüşüm (upcycling) yöntemini benimsemiş olup, mevcut malzemelerin yaratıcı şekilde yeniden değerlendirilmesiyle atık miktarını önemli ölçüde azaltmaktadır.

Bunun yanı sıra, Cekette denim malzemeyi tamamlanmış giysi olarak değil, kumaş olarak ele almakta ve tailoring (terzilik) yaklaşımıyla koleksiyonlarına dahil etmektedir. Sadece ihtiyaç kadar kumaş önceden yıkanmakta ve hazırlanmakta, sonrasında denim haline getirilmektedir. Bu tailored denim yaklaşımı, malzemenin geleneksel kullanım sınırlarının ötesinde, daha çok yönlü, rafine ve dayanıklı parçalar ortaya konmasını sağlamaktadır; böylece seri üretim denim kalıplarının dışında çözümler sunulmaktadır.

Ürünlerin büyük bir kısmı sipariş üzerine üretilmekte, gereksiz stok birikiminin önüne geçilmekte ve yavaş, bilinçli üretim süreçleri desteklenmektedir. Bu yöntemler, Cekette’nin moda endüstrisindeki geleneksel üretim anlayışlarına alternatif oluşturarak döngüsellik, bilinçli tasarım ve sorumlu tüketim ilkelerini benimsemesini sağlamaktadır. Bu yaklaşım, markanın kimliğinin temelini oluşturmakta ve sürdürülebilirliğe olan bağlılığını güçlendirmektedir.